Bir yaralı ceylan yaşar içimizde; yine de mağrur bir aslandır, her uzanılmak istendiğinde…
Algıda Seçicilik
Türkiye’de, cinsiyetler arasında fırsat eşitsizliği uçurumunun kapatılmasında ve cinsiyetçi her türlü bakış açısı, söylem ve yönelimin sonlandırılmasında, hepimizin yapabilecekleri var. Bu bilince ve inanca sahip bir birey olmak dahi, içinde yaşadığımız topluma tarifsiz bir katkı. Bu yönde sürdürülebilir sosyal sorumluluk çalışmalarının içinde doğrudan yer alma olanağınız olmayabilir ancak kendi sosyal çevrenizde, farkındalığınız ile dikkat çekebilir ve bir çekim alanı yaratabilirsiniz. Kim bilir belki gün gelecek, kadın/erkek ayrışması ve din, dil, ırk, sağlıklı, engelli, cinsel tercihler ayrımcılığı yapılmadan, statüsüz bir bütünden ve bu bütünün toplamına sunulan haklardan bahsedebileceğiz. Bu bilinci geliştirebilmek o kadar önemli ki. Bir biçimde yakınınızda veya erişebileceğiniz etki...
O iyi insanların hepsi, o güzel atlara binip gitmediler
Hayatımda iyi insanlar oldu, çok iyi insanlar. Bu iyi insanların karşıma çıkma evrelerini üçe ayırabilirim. İlk evre, bildiğim tüm iyilerin kümelendiği çocukluğum; ki bunlar zaten aile büyükleri idi ve sevgileri ile varlığımı koruyan cennet hazini idiler. Bir de elbette çocukluk arkadaşlarım bu kümenin içindeydi ve hepimiz o kadar küçüktük ki, masumiyetin çemberinde iyilikten başka bir gerçeğimiz yoktu. En büyük hayal kırıklığımızın, yakan top oynarken yanmak ve saklanırken sobelenmek olduğu yıllardı. Sonra gençliğimde hayatıma giren iyilerle bezendim. Üniversite yılları; çoğunlukla liseden devam eden ve üniversitede edinilen arkadaşlıklarla büyüyen gençlik çevresi. Masumiyetin hala daha yaygın olduğu ancak artık mutlak egemen olmadığı zamanlardı....
Sessiz Veda
Gözlerin aradığında göremezsen eğer, bilirsin ki sessiz bir vedadır yokluğu. İçinde ıssız yarınlar barındırır ve söylenmemiş türküler…
Bir ben var, benden içeri
Kimi zaman filmlerdeki iyi karakterler ya da kötüyü betimleyenler, rollerini o kadar inandırıcı oynarlar ki, giderek tekrarlayan benzerlikte roller üstlenmeleri beklenir ve artık bir diğeri olamazlar. Onları izleyenler ise, bu sahileşmiş oyuncuları, yarattıkları etkinin dışında bir kimlikle bütünleştiremezler. Öyle sanıyorum ki, benim kendi üslubumca yazarlık denemelerim de, kendi özelim ile giderek özleştirilir oldu. Kaleme aldığım her durum, doğrudan yaşadıklarım ve hissettiklerim gibi kabul görmeye başladı. Zaman zaman beni arayan arkadaşlarımın, korumacı bir iyi niyetle, “her şey yolunda mı?” diye sormalarından anlıyorum, algının aldığı biçimi. Buna sevinmeli miyim? Bu kadar inandırıcı mıyım? Yazarlık esas mesleğim olmadığına göre, kendimden tamamen bağımsız bir...
İyilik
Havanın grisi boğmasın seni. Güneş kalbinde, sen sadece iyiliğin peşinden gittikçe. Bugün sevdiklerine öyle sarıl ki tarifsiz bir derinlikle, unuttur geri kalanını dünyanın; sunduğun sevgi, sonsuzluk olsun, yerinin biricik olduğu gönüllerde… Neyin önemi kalır ki, bu gerçekliğin ötesinde…
Sarkastik
Sebepsiz yere mutluyum Umutluyum yarından nedensiz Sanki her şey yeniden başlıyor Kalbim bucaksız bir dehliz Uzun bir yol var önümde Kışkırtıcı, engelsiz Adımlarıma naifçe değen Yaşanası deneyimlerle döşenmiş Çakıl taşları göz alıyor Belli tek tek serpiştirilmiş Öyle beyaz, öyle ışıklı İnsanlığın eli değmemiş Yaşanmaya hazır bir gelecek Dünya var olamaz bensiz De ki henüz başlıyor hayat Ne yaşandığından habersiz Öyle ki hatta Asla yanıltmamış insanlar beni Bir bebeğin alnı gibi ak kalpleri Herkes tereddütsüz sevilesi Aralarında yok hain Aralarında yok erdemsiz Kucaklamalı, bağrıma basarak En masum görünenden başlayıp Dünya biricik güzellikte Havada leylak kokusu Barış kapımızda, kaygılar nedensiz Umut tek...
Zordur Beni Yolumdan Çevirmek
Çocukluğumda da böyleydim ben; inatçıydım. Dayatılan veya inanmadığım hiçbir durumu, kabullendiğimi hatırlamıyorum. İçgüdüsel olarak kendimi keşfetmiş olmalıyım daha çok küçük yaşlardan başlayarak. Sınıfta en çok kimi eziyorlarsa, o benim en iyi arkadaşım olurdu. Kim kibirle davransa en çok onu görmezden gelirdim, böbürlendiği şeylerin ona bir değer katmadığını anlaması için. Yabancılarla birlikte okuduğum bir okulda, sınıfta konuştuğum için İngiliz öğretmen beni sınıftan çıkarınca, koridorda beklemeyi reddettim. 7 yaşındaydım. Bir çocuğu arkadaşlarının yanında rencide etmenin yanlışını anlasınlar diye, üç ders boyunca okul bahçesinde saklandım. Okul yönetimi öyle büyük bir panik yaşadı ki beni bulamadıkları için, babamı aramak ve durumu anlatarak özür dilemek...
- ÖNCEKİ YAZI
- 1
- …
- 10
- 11
- 12
- …
- 22
- SONRAKİ YAZI