Dedikodu sevmem ama bunu paylaşmam lazım. Nasıl olsa, anlatacağım kişileri ben de tanımıyorum. Gözlem yapmak, seyahatlere renk katmanın yollarından biridir; hem de yazmak için malzeme yaratan beklenmedik bir bereketi vardır… Bugün İstanbul’dan Ankara’ya dönüyorum. Havaalanında, ‘uçakla sık seyahat edenler (CIP)’ salonundayım. Yanımdaki masada bir çift oturuyor. Samimi bir sohbet içindeler. Yan yanalar ve hatta el ele. El ele olmaları konu değil elbette ancak istemsiz biçimde dikkatimi çekiyor. Birbirlerinin elini masanın altından tutuyorlar. 40’lı yaşların sonlarındalar. İçimden tebessüm ediyorum; “herhalde bir ayrılıktan sonra böyle diz dize tekrar bir araya geldiler” diyorum ya da belki de ikinci bahar… Ortama göre bu kadar...
DENEMELER
“SİYAH KUĞU” – 2. BÖLÜM
Uçağım anons edilince ayaklandım. Benimle birlikte malum yan masadaki grup da hareketlendi. Demek ki aynı uçakta olacaktık. Can sıkıntım arttı. “Umarım birinden biri ile yan yana oturmam” diye geçirdim içimden. Çekim alanımı biliyordum; bu alengirli meseleler nasılsa bulurdu beni. Tanışma ihtimalinin, kaçındığım telaşına kapıldım. Yolculuklarda, tanımadığım insanlarla tanışma hevesi, oldum olası gelişmemiştir bende. Aslında itiraf etmeliyim ki, görünen sosyal ve girişken yönlerime karşın, iç dünyamda hızlı sıkılan, belki de burcumun sebep olduğu astrolojik deformasyon ile karşımdakinin saklı gerçeğinin peşine düşen, bulduğum ipuçları bana keyif vermemişse, ıssızca uzaklaşan biriyimdir. Sezgilerime güvenirim. Yapay olan, samimiyet barındırmayan hiç bir insan davranışından haz etmem....
“SİYAH KUĞU” – 3. BÖLÜM
KISA GİRİŞ: “Bizimki yaralı bir aşk hikayesi” dedi. Sesinde, kim bilir ne zamandır içinde gizlendiği yosunla örselenmiş kabuğu yararak, başını gökyüzüne kaldırmaya hazırlanan, taze bir umudun yankısı vardı. O umut, şimdi beni de sarmıştı… Karanlığın siyahına alışmış gözleri, güneşe ilk defa çevrildiğinde kamaşırsa eğer, kör olmadan önce göreceği son insan benmişim gibi baktı yüzüme. Varlığımın değerini taçlandıran bu tanıdık yabancıya, şimdi ezeli bir şefkat duyuyordum… Devamı 5 Nisan’da…