Bir seyahate çıksam, bilmesem ama nereye gideceğimi. Bir tren seyahati olabilir mesela. Rastgele bir yöne doğru bilet alsam. Ama son durakta inmesem. Yol üstünde herhangi bir istasyonda öylece buluversem kendimi. Ne sırt çantam olsa ne de bir harita ya da bir rehber elimde. Sadece tek bir yazarın yoldaşlığı olsa yanımda; o da Tezer Özlü olsa usulca. Arayışının ve saklı hüznünün bitmediği kısacık yaşamında acısı hafifler mi acaba ruhunun, tekrar tekrar okusam nasıl hırçın örselediğini onu hayatın… Yürümeye başlasam daracık patikalarda, sonra giderek genişlese ufkum. Böylece yol alsam. Kimseye sormasam nerede olduğumu ve tabelalar olmasa yollarda. Kimse farkıma varmasa ve ben...
Aslında Sadece Senin Elinde
Her şey çok güzel olacak, inan… Seni kısıtlayan tüm engeller kalkacak, verdiğin zorlu mücadeleler karşılık bulacak; dilediğin, istediğin ne varsa, avuçlarından taşacak. Yaşamında edindiğin mutluluğa, şansa, berekete, kendin bile inanamayacaksın. Her yeni güne başladığında, sahip olduklarının hayatına kattığı değer ve yaşattığı eşsiz sevinç, ömrünün tek meşgalesi olacak. Şu yeryüzünde, senden daha bahtiyar bir insan var mıdır diye şaşacaksın kutsanmış varlığına… Tek bir koşul var sadece; iyi insan mısın, kalbinde iyilik taşıyor musun, hilen, hurdan, fesatın, riyan var mı? Başkalarının mutsuzluğundan besleniyor musun? Başkalarının mutluluğundan, iyi olmayan bir niyetle kaçınıyor musun? Vicdanın lekesiz mi? Merhametli misin? Acıyor mu kalbin, bir diğerinin...
Bitti Sözlerimiz
Şiirler kırıldı avuçlarımda Mahşer yeri mısralar Sen sustukça öyle kimsesiz Yakına varmadı uzaklar
Kesit
Ve derken günlük yaşamda, kendisini eğitimli addeden insanlara bakıyorum; parlattıkları fikirleri, zorlama samimiyetleri, ardına gizlendikleri maskeleri, üzerlerinde iğreti duran ahkâmları, örtündükleri erdem kamuflajı; yine de bu kadar oyunbazlığa rağmen, karşılıklı gelip biraz hoş beş ettiğinde söylemleri ile kendilerini ele verişleri, kibirleri, kendilerini beğenmişlikleri, sığ kabulleri, vizyonsuzlukları, hoşgörüsüzlükleri, değerlerinin gerçekte sadece menfaatleri ile çeliştiği yere kadar geçerli oluşu, kendilerine hayranlıkları, olmadıkları insan olma riyaları; yani aslında insan olmaya dair pek çok ham özellik. Bütün bunlar kabulüm de, kendini gizleyebildiğini zannetme şuursuzluğundan fena halde sıkıldım. Gözlemlediğim ve reddettiğim her olgu, beni daha çok kaygılandırıyor. “Ya” diyorum, “ya ben de düşüyorsam bu tuzaklara!”....
Kendini Gizleme Benden
Senin en büyük sırrın ne? İnkar etme, senin de bir sırrın var biliyorum; hepimizin var. Biliyor musun, bu sır meselesi, insanın varoluşunun en büyük gizemlerinden biridir. Ancak bir farkla; teorik ya da ezoterik değildir; yani, “insan maymundan mı geldi, cennetten mi kovuldu” ekseninde soruların sayısız yanıtlarından birini benimseyerek, varlığını üzerine inşa etmez. Aksine, en büyük sırlar somuttur ve yaşanmışlığı vardır; saklı kalması, onu ulaşılmaz ve sisli kılar. Diyebilirsin ki, “düşüncelerimde taşıdığım sırlarım var, onlar sayılmaz mı?”. Açık söyleyeyim, “sayılmaz!”. Bak, bazı provokatif örnekler vereyim, daha çarpıcı olsun diye. Gizlice birine aşıksın mesela, ölüyorsun aşkından ve bir kapana sıkışmışsın ama ne...
Duyumsa
Bir sokak çalgıcısına rastladığında, onu sokaklardan para kazanan bir berduş gibi dinleme; ona saygı göster, müziğine kulak ver ve müziğini tamamladığında sadaka verir gibi üç kuruş atma önüne; rencide etme onu ve öyle geçindiğini unutma. Bir sokak ressamına rastladığında, onun yeteneğini görmezden gelme, ilgiyle izle, değer ver eserlerine. Tatil için ayırdığın paradan birazını, onun emeğine harcasan ne olur sanki; en fazla bir eksik içtiğin kahve, dokunmaz sana… Elinde gülle yanına yaklaşan satıcıyı tersleme, biliyorum çok ısrarcılar ama hayatın öğrettiği bu onlara. Bir sokak gösterisi izliyorsan, ödüllendir. Sıra, parasını ödemeye gelince, kaçışma; yakışmıyor bu küçük hesaplar sana. Gün boyu keyfin için...
- ÖNCEKİ YAZI
- 1
- …
- 12
- 13
- 14
- …
- 22
- SONRAKİ YAZI