Bu bir ilham yazısıdır. Haydi takılın peşime…
Dinle kendini ve farkına var, artık tamamen yenilenme zamanı geldi. Öyle bir kabuk değiştirme zamanı ki, içinden bambaşka bir sen çıkma mevsimi. İster “bahar” de adına ister “güz”. Ama bil ki rayihasını henüz içine çekmediğin, başka bir cennetin mevsimi. Göz bebeklerinden son defa dökülecek o tek damla yaş ve sonra hazır olacaksın terk etmeye eski benliğini.
Direnme, hisset; doğmaya hazırlanan yeni bir cenin gibi nasıl da taşkın büyüyorsun kendi iliklerinde. Senden geriye hiç bir ümitsizlik, yılgınlık, vazgeçmişlik, inançsızlık kalmadan bambaşka bir sen olarak gelmeye hazırlanıyorsun yeniden; bundan daha büyük bir armağan verebilir misin kendine. Duyumsa. Öyle bir hisset ki, göğsünü yırtarcasına gelsin o bambaşka sen. Ne kadar cesursan o kadar başkalaşacaksın. Ne kadar korkusuzsan, o kadar değişeceksin. Ne kadar sıyrılırsan kendinden, o kadar özgürleşeceksin. Dinle içinde yankılanan berrak sesi, bilemezsin ki şimdiden seni uçuracağı yer neresi…
Bıkmadın mı, doğrularına inanmaktan; bıkmadın mı savunduklarından, ne yaptıysan da anlatamadıklarından. Sığ zihinlerle örülü duvarları yıkmaya çalışmaktan, seni çevreleyen yırtıcıların boğuk uğultularından, aklının seni durmaksızın uyarmasından, bıkmadın mı?
Bakış açını değiştir. Durumları algılama algoritmanı, yargılarını oluşturan düşünce silsileni değiştir. Duygusal değil, duyarlı olduğundan emin ol. Önceliklerini geriye at, arkaya attıklarını öne al. En ihmal edilmiş duygularını canlandır. Kendini sevmeyi mesela, sağlığına dikkat etmeyi, çiçek açmamış tohumların yarını müjdelediğini duyumsamayı, sevilmeye değer olduğunu, aynada kendini güzel bulmayı ve ilgini esirgediğin kim bilir daha nice himayene muhtaç hissi, özenle sarmala. Doğrularını yeniden harmanla, yanlış bildiklerini sorgula. Değişmelisin, yenilenmelisin, hiç bir şey aynı kalmayacak biçimde yeni seni özümsemelisin.
Önce çevrendekilerden başla. Bu altın öğüt. Seni asla geliştirmeyen insanlardan, aydınlık düşünceleri olmayanlardan, derinliksiz fikirlilerden, değişimden korkanlardan, yeni olan her şeye kapılarını kapatanlardan, dünyaları küçük ahkamları büyük olanlardan, ahlak ve adalet kuramları gelişmemişlerden ve en çok da değerleri olmayanlardan uzak dur. Fiziksel olarak mümkün olmasa da, zihinsel olarak varlıklarını algılama; tesirlerini yok say. Korkaklar en çok da cesur olanların direncini kırmaya çalışır. Önemseme, seni kabuğunu çatlatmaktan alıkoyanları.
Böylece kalbinde huzurlu alanlar aç. Bu huzurlu alanları doldurmak için acele etme. Renkli insanlar keşfet. Hobileri olanları yakınına al. Yeteneklerinin farkına nasıl varmışlar, anlatsınlar sana. Hayallerini öğren, sohbetler sırasında. Biraz zaman ayırdığında, çok başka şeyler anlattıklarını göreceksin. Gücünü sadece kendilerinden alanlar pek azdır. Ara bul onları. Ne çok hikaye vardır onlarda. İdealist insanların tılsımı bir başkadır. Eğilmezler, bükülmezler. Çok şey öğrenirsin onların onurlu duruşundan; izle nasıl ayırdıklarını yollarını, sıradan olanlardan.
Dönüp dolaşıp, aynı sorunları odağında tutma. Yaslan arkana, zamana bırak. İyi yönetirsen, çözersin. Kapasitene güven. Başka başka çevrelere gir. İçlerinde mutlaka gençler olsun. Onların hızı, yatkınlığı, uyumu, hedefleri çok başka. Sorular sor, öğren onlardan. Gitmediğin yerleri görmeye fırsat yarat. Yerel insanlarla tanış, esnafdan alışveriş yap. Dinle bakalım neler anlatacaklar sana. Bin bir hayat var, kendi mecrasında akan. Karış başka başka hayatlara. Sıkılmadın mı kendi debinden. Emeğini boşa harcama. Kıymetli senin zamanın; sonuç alamıyorsan uğraşma, boşver. Almaya hazır olanlara sun eşsiz eforunu. Dimağı açık, coşkulu heyecanları ve amaçları olanlarla yeni projelere başla, gönüllülerle birlikte çalış. İyilik yap. Çok iyi gelecek sana iyiliğin gücü, göreceksin. Mutlaka bir hobin olmalı, seni anda tutan; düşüncelerinden tamamen arındığın o anlarda, seni dünyanın en mutlu insanı yapan… Yaşantında, hobilerine alan ayır.
Demek istiyorum ki, kaldır başını gökyüzüne; ne kadar mavi görünürse gözüne, o kadar yakındır değişimin. Kendiliğinden bulacak seni, “Yeni Sen”. Sorma bana, “ne zaman ?” diye. Ruhun haykıracak sana hazır olduğunda. Bir anda, belki bir vahada başlayacak doğumun. Sabırsızlanma. O gün, her an kapında…