5 N formülünü bilenleriniz vardır. Aslında operasyonel süreçlerde optimizasyon amaçlı kullanılır. Ancak ben bunu kendime göre arıtarak, problemli durumları çözmek üzere uyarlarım çoğu zaman.
Aşağıda paylaştığım uyarlama tamamen benim kendi kişisel yaklaşımımı yansıtmaktadır. Dolayısı ile varsayıma dayalıdır ve bağlayıcı bir niteliği bulunmamaktadır.
Yöntemin esası şöyle: “Kök nedeni” yani temel sorunu bulabilmek için 5 defa “neden?” sorusu yöneltilir. Her cevap yeni bir “neden?” sorusu ile irdelenir ve nihayet kök (esas) neden bulunur ve sorun çözülür. Rasyonel, ölçümlenebilir ve somut yanıtlar verebilmek esastır.
Benim yıllar içinde belli bir olgunluk seviyesine getirdiğim uyarlamamı ise aşağıda örneklendirerek paylaşıyorum:
Bu yöntemi, sizi çıkmazlarınızdan ve ön yargılarınızdan kurtarabilecek bir araç olarak uygulamaya karar vermek, atacağınız ilk adımdır. Bu ilk adımın temel koşulu, hep olması gerektiği gibi kendinize karşı dürüst olmak ve cevapları kasıtlı veya kasıtsız manipüle etmemektir.
Şimdi olumsuz (önyargılı/duygusal) davrandığınız bir örnek üzerinden ilerleyelim:
Diyelim ki güvendiğiniz bir insanın, beklemediğiniz bir anda güveninizi kırdığını düşünüyorsunuz ve hatta buna kayıtsız şartsız inanıyorsunuz. Şimdi yaralı bir kaplansınız ve size göre iyileşmenizin tek yolu, aynı şekilde yaralamak. Peki ya kendinize bu zararı veren yine kendiniz iseniz? Nasıl iyileşeceksiniz?
Önce derin bir nefes alın. Kendi kendinize kalın, zihninizi olabildiğince boşaltın, odaklanın ve “Neden böyle davrandı?” diye sorun. Aklınıza ilk gelen cevap (somut verilerden gitmediğiniz seçeneğinden hareketle), muhtemelen manipülatif ve duygusal bir cevaptır. Örneğin cevabınız, “bana zarar vermek için böyle davrandı” ise, yüksek olasılıkla kök nedene inmenizi güçleştirecek ön yargı duvarına çarpmışsınız demektir.
Bu nedenle ilk yanıtınız duygusal gerekçeler içerdiğinde, önünüzde iki seçenek vardır. Ya, sonraki “Neden?” sorularını, bu duygusal ve yanlı zemin üzerine inşa ederek sormaya devam etmek ya da bu ilk manipülatif ve derinliksiz cevabınızı dikkate almayarak üzerinde tekrar düşünmek ve tarafsızlığınızdan emin olduğunuz yeni rasyonel yanıtlarla ilerlemek. Ancak biz, pesimist senaryo ile örneklendirmeye devam edelim:
Diyelim ki, “zarar vermek” cevabından eminsiniz veya kendinizi buna inandırmak size daha kolay, rahatlatıcı ve yönetmesi kolay geliyor.
O halde 2. “Neden?” sorusunu sorun. “Neden bugüne kadar güvendiğim biri bana zarar vermek istesin?”. Eğer cevabınız, “çünkü o hain biridir” ise, akıl oyunları devreye girer. Yani hain idiyse, neden güvendiniz? Bu noktada kendiniz ile çeliştiğinizi fark edip, dolayısı ile ilk cevabınızın yanlı olduğunu kavrayıp, filmi başa sarabilirsiniz ve gerçekçi cevaplar ile başlayıp, çözüme giden yolda ilerleme fırsatını kendinize sunabilirsiniz.
Ama biz pesimist senaryomuz ile devam edelim. (Muhtemelen bilinç altınızda bu olumsuz yanıt işinize gelmektedir ve onun bir hain olduğunu kendinize ispat etmek, birincil meseleniz olmuştur).
Peki madem öyle, durmayın devam edin. 3. “Neden?” sorusunu sorun. “O bir hain ise ben hangi zararları verdiğini gördüm ve neden yine de güvendim?” Aslında bu noktada en yanlı hareket eden insan bile tökezleyebilmeli ve gizli manipülasyonunun farkına varabilmelidir.
Bir diğer ifade ile inandığı bu hainliği ispatlayacak örnekler sıralayamıyor ise, bu olumsuz yargıya nasıl varabildiğinden kuşku duymalıdır? Veya tam aksine hainliğe ilişkin geçmişten örnekler sıralayabiliyor ise neden yine de güvenmiştir ya da kişiyi güvenine layık görmüştür?
Şimdi biz yine de cevaplardaki çelişkilere rağmen kişinin hain olduğunu ve zarar verdiğini destekler örnekler bulduğunuzu varsayalım ve “o halde neden güvendin?” sorusuna çünkü “ben iyi niyetli biriyim, üzerinde durmadım” yanıtı ile kendinize yeni bir yol açtığınızı kabul edelim.
Bu durumda 4. “Neden?” sorusunu sormanız gerekir. “Neden hainliğini bildiğim ve bana/çevresine zarar vermiş birine, iyi niyetle güvendim ve önlem almadım?”. İşte burada hala tökezlediğinizin farkında değil iseniz, kök nedenden iyice uzaklaşmışsınız demektir. Muhtemelen yanıtınız, “Başıma ne geliyorsa, insanlar iyiliğimi hak etmediği” için şeklinde olacaktır.
Peki sizce bu soyut yanıt sizi kök nedene götürür mü? “Acaba, ben yanılıyor olabilir miyim?” diye sorgulamayan ve kendisini tek taraflı mağdur gören veya tam aksine bile bile lades diyerek güvenilmez birine güvenmeye devam eden biri, kendi tutumuna ilişkin kök sebebi bulamaz ise, sorunu nasıl çözebilir?
Ve sıra 5. “Neden?” sorusuna gelir. “İnsanlar neden iyiliğimi hak etmiyorlar?” diye sormanız yeterlidir. Yanıtınız, “çünkü insanlar hain!” olacaktır!
Bilemiyorum, bu abartılı örnek ile kısır döngüyü anlatabildim mi? Ben pek çok defa duygusal zeminli gerekçelerin, insanın önyargılarını pekiştirdiğini ve sonuca götürmediğini deneyimledim. Somut, açıklanabilir ve ispata dayalı olmayan her yanıt, yanlı kanaattir ve insanı yanıltır.
Oysa ilk soruya verdiğiniz yanıt, sizi durumu çok yönlü irdeleyebileceğiniz akılcı bir silsileye yönlendirebilseydi, kök nedene ulaşıp, sorunu çözebilirdiniz. İşte o zaman ormanın yaralı kaplanı olmak yerine ormanın Aslan Kral’ı olurdunuz…