Çok gibi görünen insanlar tanıdım, ne de azdılar. Öyle azdılar ki aslında yoktular. Parlattıkları müsveddeleriydi görünen, aldananı kurdun tuzağına çeken.
İnsan olma erdeminin yoksunluğunda hiçleşmiş olmalarındandı azlıkları. Lime limeydi karakterleri, kedilerin eşeleyip etrafa savurduğu ciğer parçaları gibi bütünlüksüz.
Öyle kaplamıştı ki benliklerini iblisin karanlığı, siyahtı gözleri ve ışıksızdı. Yozlaştırdıkları sistemlerin, altın varaklı koltuklarına oturan talancılardı onlar, yağmaladılar haklarını habersiz olanların. Kibirli istilacılar, ne de ahlak yoksunu ve ucuzlar…
Kendilerini dev aynalarında görürlerken zannedilenin aksine kendilerini seven değil, kendilerinden nefret edenler onlar. Değersiz ve eksik oldukları hezeyanını taşıdıkları bilinçaltlarını bastırarak, hayranlık elde etmeye çalışan, kendilerini sevilebilir hale getirmek için eylemleri sınır tanımayan zorbalar.
Gerçeğe erenler için nasıl da tekinsiz bir seziş aramızda yaşadıklarını bilmek. Kamuflajları öyle parlak ki, kim nasıl çözebilir kirli düğümlerini. Besledikleri zehirli yılanlarla çevrili bir bataklığa benzer gizli emelleri, açığa vurmak için korkusuz yürekler gerek.
Kim çıkarabilir o maskeleri çirkin suratlarından, tırnakları kirli ve uzun cadı haber uçururken, iyi ruhların dallarına tünemiş o karanlık baykuşa.
Bilmez misin biri garabettir diğeri gudubet. Onlar ki ayrılmaz bir ikili, beslenen birbirlerinin cehennem kötülüğünden. Gün ışığını gördüğünde parçalanacağını bilen vampirler gibi korurlar kendilerini, lekesiz vicdanlarının aydınlığında yaşayan iyilerden. Korkarlar onlardan, etraflarında yaşatmamak için nam salarlar kandırabildiklerine. Bilmezler ki kanmış görünür nam saldıkları, onlardan istifade edecekleri son güne kadar alkış tutarlar sefilliklerine.
Duymuyorlar bir karabasan gibi üzerlerine çöktükleri kalabalıkların öfke ile yükselen uğultusunu. Bilmiyorlar, ayakları çamura bulanmış, kazdıkları bucaksız kuyuya düşmeye yaklaştıklarını.
Nihayet geldiler cehenneme giden yolun sonuna. Onlara biat eden kabuklu böcekleri var, artıkları ile yemledikleri. Bilmezler ki o kabuklu böcekler, en önce yiyecek çürümüş etlerini…