Ender olur bu bana. Tamamen gitmek arzusu. Denizin üstünde ufuk çizgisine doğru coşar adımlarla, giderek gözden kaybolmak. Ne mağrur bir kucaklaşma, sonsuzlukla… Belki İstanbul etkisi. Bostancı’da denize dönük yüzüm, çiçekçi kadının yakınında bir bankta oturuyorum. Onun her günkü ekmek telaşı; bende ise bu materyalist döngüye tek günlük mola verme şaşkınlığı. Gerçek bir mola. Canımdan çok sevdiklerimi bile yanıma almadığım bir mola. Tüm kaygılardan, hüzünlerden, telaşlardan arınmış, kimseyi düşünmediğim, kimseyi özlemediğim, kimsenin varlığını duyumsamadığım, tek başına ve hür… Şair de böyle mi hissetmişti acaba. Sadece kendinle olmak ve güneş kamaştırırken gözlerini, yetmek kendine…